KURUMSAL
SON DUYURULAR
Derneğimiz Işıklar Askeri Lisesi Mezunları Mezuniyetlerinin 40'ıncı yılında Işıklar Askeri Lisesi'ni Ziyaret Ettiler
29 Ekim 2023Derneğimiz Kuleli Askeri Lisesi Mezunları Mezuniyetlerinin 40\'ıncı yılında Kuleli Askeri Lisesi\'ni Dışarıdan Ziyaret Ettiler
21 Ekim 2023Derneğimizin Kuruluşunun Dokuzuncu Yıldönümünde Anıtkabir\'e giderek Ulu Önderimizi Ziyaret Ettik
26 Ağustos 20232022-2023 Öğretim Yılı Burs Faaliyeti Sonuçları
21 Temmuz 2023Devre Arkadaşımızın Kızı Ankara'da Güzellik Merkezi Açtı, Dernek üyelerimize indirimli hizmet verecek.
14 Temmuz 2023Sayın ..................................
Bugün Büyük Atatürk’ümüzü ölümünün ……nci yılında bir kere daha hatırlama, anlama ve anlatmak için burada toplanmış bulunuyoruz.
Ne mutlu bizlere ki; o büyük insan 1927 yılında T.B.M.M.’de verdiği Büyük Nutuk’ta, ölümüne kadar verdiği Söylev ve demeçlerinde; tüm duygu, düşünce, fikir, ilke ve hedeflerini; Büyük Türk İnkılabını hangi koşullara rağmen, nasıl gerçekleştirdiğini; gelecekte de nasıl hareket etmemiz gerektiğini, çok açık ve anlaşılır şekilde belirtmiştir. O halde bugün bizlere düşen milli görev; Türk tarihini, Büyük Atatürk’ün günümüz Türkçesi ile yazılmış Nutuk kitabını, Söylev ve demeçlerini, akıl-bilim ve gerçeğin ışığında her fırsatta bir kere daha okumak-okutmak, anlamak ve anlatmaktır.
Konuşmamı şu başlıklar altında arz edeceğim.
• Atatürkçülük nedir?
• Atatürk’ün düşünce sistemi nedir?
• Nasıl Atatürkçü oluruz?
1. ATATÜRKÇÜLÜK NEDİR:
Atatürkçülük; Türk milletinin akıl, bilim ve gerçeğin rehberliğinde, ileri bir toplum olarak en kısa sürede çağdaş uygarlık düzeyine erişmesini; milletler ailesinin bağımsız, eşit ve şerefli bir üyesi olarak demokratik ve laik kurallar içinde mutlu bir yaşam sürmesini amaçlayan; ilkeleri, Türk tarihinden, memleket gerçeklerinden, Türk milletinin ihtiyaç ve isteklerinden doğmuş çağdaş bir düşünce sistemidir.
Atatürk diyor ki: “Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.” ( 1929)
O halde Atatürk’ü anlamanın ilk adımı; onun düşünce sistemini, o sistemin kaynaklarını, onun düşünme ve fikir üretme şekli ile fikirlerini ifade ve uygulama şeklini, onun problemlere bakış ve çözüm tekniğini, onun kişiliğini, duygularını bir bütün olarak çok iyi analiz edip, incelemek onu hissetmek ve idrak etmek olmalıdır.
Kısaca Atatürkçülük; yaptığımız her işte; Aklımızı kullanmak, bilimi kullanmak, gerçekçi, dürüst ve çalışkan olmak, insanları sevmek, barışçı ve çağdaş olmak; milli birlik ve beraberlikten ayrılmamaktır.
2. ATATÜRK’ÜN DÜŞÜNCE SİSTEMİ NEDİR :
Atatürkçü düşüncenin üç ana unsuru AKILCILIK – BİLİMCİLİK VE GERÇEKÇİLİK’tir.
Atatürk diyorki; “Biz ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz. Bizim yolumuzu çizen, içinde yaşadığımız, yurt, bağrından çıktığımız, Türk milleti ve bir de milletler tarihinin bin bir facia ve ıstırap kaydeden yapraklarından çıkardığımız neticelerdir.”
Atatürk’ün tüm düşünce, ilke ve inkılaplarının özünde akılcılık, bilimcilik ve gerçekçilik yer almaktadır. “Ben manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım akıl ve ilimdir. Benden sonra beni benimsemek isteyenler bu temel mihver üzerinde, akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse manevi mirasçım olurlar.”
Bu bakımdan Atatürkçülük akla değer verir, olaylara bilim gözüyle bakar, gerçeği kavramaya çalışır. Hayalperestlik ile sorunlara yaklaşmak, ön yargılarla hareket etmek, Atatürkçü düşünce ile bağdaşmaz. Atatürk’e göre “Aklın ve mantığın halletmeyeceği mesele yoktur.” “Her işin esas hedefine kısa ve kestirme yoldan varmak arzu edilir olmakla beraber, yolun makul, mantıki ve bilhassa ilmi olması şarttır.”
Akıl ve mantığın ışığında, bilim süzgecinden geçen her görüş bizi şüphesiz ki gerçeğe, gerçekçiliğe götürür. Gerçekler karşısında hayalperest olmak kadar büyük hata olamaz. Gerçeği aramak, gerçeğe yönelmek, gerçeği konuşmak Atatürk’ün yöntemi idi. “Biz daima gerçeği arayan onu bulduğumuza kani oldukça, ifadeye cüret gösteren adamlar olmalıyız” “Gerçeği konuşmaktan korkmayınız” sözü bu yöntemini anlatıyor.
a. AKILI KULLANMAK:
“Bizim akıl, mantık, zeka ile hareket etmek belirgin özelliğimizdir. Bütün hayatımızı dolduran olaylar bu gerçeğin delilidir.” (1925) “Her şeyin kaynağı insan zekasıdır. Bütün ilerlemeler insan fikrinin eseridir.” “İnsanların hayatına, faaliyetine hakim olan kuvvet yaratma ve icat kabiliyetidir.” “Allah dünya üzerinde yarattığı bu kadar nimetleri, bu kadar güzellikleri insanlar istifade etsin, varlık içinde yaşasın diye yaratmış ve azami derecede faydalanabilmek içinde, bütün yaratıklardan esirgediği aklı, zekayı insanlara vermiştir.” (1923)
b. BİLİMİ KULLANMAK:
“Dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için, hayat için, başarı için en gerçek yol gösterici ilimdir, fendir.” “Biz cahil dediğimiz vakit mutlaka mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz; ilim ve gerçeği bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okuma bilmeyenlerden de gerçeği gören hakiki alimler çıkar.” (1923) “Milletimizin siyasi, sosyal hayatında, milletimizin fikri eğitiminde rehberimiz ilim ve fen olacaktır. İlim ve fen nerede ise oradan alacağız ve her millet ferdinin kafasına koyacağız. İlim ve fen için kayıt yoktur.” (1922) “Biz uygarlıktan, ilim ve fenden kuvvet alıyoruz ve ona göre yürüyoruz.” (1925)
“İlim tercüme ile olmaz, tetkikle olur.” (1932) “Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız. Hür fikirler uygulamaya geçtiği vakit Türk milleti yükselecektir.” “Kültür: okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden mana çıkarmak, uyanık davranmak, düşünmek, zekayı eğitmektir.” (1936) “ Büyük devletler kuran ecdadımız, büyük ve kapsamlı uygarlıklara da sahip olmuştur. Bunu aramak, tetkik etmek ; Türklüğe ve cihana bildirmek bizler için bir borçtur.” “ Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır. Eğer bir millet büyükse kendisini tanımakla daha büyük olur. Büyük işleri yalnız büyük milletler yapar.”
c. GERÇEKÇİ OLMAK:
“Gerçeği konuşmaktan korkmayınız.” (1908) “Birbirimize daima gerçeği söyleyeceğiz. Felaket ve Saadet getirsin, iyi ve fena olsun, daima gerçekten ayrılmayacağız.” (1925) “Milleti aldatmayacağız. Millete daima ve daima gerçeği söyleyeceğiz. Belki hata ederiz, yanlış şeyleri gerçek zannederiz; fakat millet onu düzeltsin.” (1923) “Genç fikirli demek, doğruyu gören ve anlayan hakiki fikirli demektir.” (1929) “Genç kuşağın kafasını yormadan, onun her şeyi anlamaya ve kavramaya müsait zihni, gerçek izleri ile bezenmelidir.” (1924)
“Çocuklarımızı artık, düşüncelerini hiç çekinmeden açıkça ifade etmeye, içten inandıklarını savunmaya, buna karşılık da başkalarının samimi düşüncelerine saygı beslemeye alıştırmalıyız. Aynı zamanda onların temiz yüreklerinde yurt, ulus, aile ve yurttaş sevgisi ile beraber; doğruya iyiye ve güzel şeylere karşı sevgi ve ilgi uyandırmaya çalışmalıdır. Bence bunlar, çocuk terbiyesinde ana kucağından en yüksek eğitim ocaklarına kadar her yerde, her zaman üzerinde durulacak önemli noktalardır. Ancak bu suretledir ki, çocuklarımız memlekete yararlı birer vatandaş ve mükemmel birer insan olurlar.”
d. DÜRÜST OLMAK:
O her şeyden önce kendine, kendi vicdanına dürüst olmuş, sonra da çevresine (çevresindeki canlı, cansız her şeye) dürüst olmuştur. “Şu veya bu tarzda, bir takım küçük beyinli kimselere kendinizi beğendirmek hevesine düşmeyiniz. Bunun hiçbir kıymeti ve önemi yoktur. Eğer şunun, bunun güler yüz göstermesinden kuvvet almaya tenezzül ederseniz halinizi bilmem, fakat geleceğiniz çürük olur.” (1908)
“Büyüklük odur ki, hiç kimseye iltifat etmeyeceksin, hiç kimseyi aldatmayacaksın memleket için gerçek ülkü neyse onu görecek, o hedefe yürüyeceksin. Herkes senin aleyhinde bulunacaktır. Herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır. Önüne sayılamayacak güçlükler yığacaklardır. Kendini büyük değil küçük, zayıf, vasıtasız, hiç telakki ederek, kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak bu güçlükleri aşacaksın. Ondan sonra sana büyüksün derlerse, bunu diyenlere de güleceksin!” (1908)
“Mektep genç beyinlere, insanlığa hürmeti, millet ve memlekete sevgiyi şerefi, bağımsızlığı öğretir. Bağımsızlık tehlikeye düştüğü zaman onu kurtarmak için izlenmesi uygun olan en doğru yolu belletir. Memleket ve milleti kurtarmaya çalışanların aynı zamanda mesleklerinde birer namuslu uzman ve birer çalışkan bilgin olmaları lazımdır. Bunu temin eden mekteptir. Ancak bu şekilde her türlü teşebbüslerin mantıki neticelere erişmesi mümkün olur.” (1922)
“Bizim yüzümüz, her zaman temiz ve pak idi ve daima temiz ve pak kalacaktır. Yüzü çirkin, vicdanı çirkinliklerle dolu olanlar bizim vatanseverce, vicdanlıca ve namusluca hareketlerimizi küçük ve çirkin ihtirasları yüzünden, çirkin göstermeye çalışanlardır.” (1927)
e. İNSANLARI SEVMEK :
Atatürk aynı zamanda insanlık idealinin ve insan sevgisinin de sembolü idi. Yabancıların “Düşmanlarınız kimlerdir?” sorusuna “Biz kimsenin düşmanı değiliz; yalnız insanlığın düşmanı olanların düşmanıyız.” Atatürk’ün insanlık değerlerine içten ve büyük saygısı vardı. Atatürk’e göre “İnsanları mesut edeceğim diye onları birbirine boğazlatmak insanlıktan uzak ve son derece üzülünecek bir sistemdir. İnsanları mesut edecek yegane vasıta, onlara birbirlerine yaklaştırarak, onlara birbirlerini sevdirerek, karşılıklı maddi ve manevi ihtiyaçlarını temine yarayan hareket ve enerjidir. Dünya barışı içinde insanlığın gerçek mutluluğu, ancak bu yüksek ideal yolcularının çoğalması ve muvaffak olması ile mümkün olacaktır.” (1931) Dünya vatandaşları kıskançlık, aç gözlülük ve kinden uzaklaşacak şekilde eğitilmeli, insanlığın bütününün refahı; açlık ve baskının yerini almalıydı. Çünkü O; insanlığın hepsini bir vücut ve her milleti bunun bir organı sayıyordu.”
Atatürk’e göre insanlar arasında artık hiçbir renk, din ve ırk ayrımı tanımayan bir ahenk ve işbirliği çağı açılmalı; milletler bağımsızlıklarını, milli niteliklerini, milli kültürlerini kaybetmeksizin her türlü emperyalist görüşün dışında, insanlığın ortak değerlerinde birleşmeliydi. Çünkü insanlığın yükselmesi, insanlık idealinin gerçekleşmesi bu şuurun ayakta tutulmasına bağlı idi. İşte Atatürk bu görüş ve düşünceleri ile de insanlık tarihi önünde aşılamayacak bir büyüklüğü temsil etmektedir.
f. ÇALIŞKAN OLMAK:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin, özellikle bugünkü gençliğine ve yetişmekte olan çocuklarına hitap ediyorum: Batı senden, Türk’ten çok geri idi. Manada, fikirde, tarihte bu böyle idi. Eğer bugün, Batı nihayet teknikte bir yükselme gösteriyorsa, Ey Türk çocuğu, o kabahat da senin değil, senden evvelkilerin affolunmaz ihmalinin bir neticesidir. Şunu söyleyeyim ki; çok zekisin, malum! Fakat zekanı unut daima çalışkan ol.” (1936)
“Beni seven arkadaşlarıma tavsiyem şudur: Şahsınız için değil fakat mensup olduğunuz millet için el birliği ile çalışalım, çalışmaların en yükseği budur.” “Gençliğin çalışkan, hassas ve milliyetçi yetişmesi esas dileklerimizdendir.” “Yolunda, yalnız olmayacaksın; orada aynı hedefi takip eden başkaları ile beraber yürüyeceksin. Bu hayat yarışında, diğerleri kabiliyetleri itibarı ile sizi geçebilirler. Bir başarı elinizden kaçabilir. Bundan dolayı, onlara kızmayınız. Elinizden geleni yapmışsanız kendi kendinize de kızmayınız. Asıl mühim olan başarı değil gayrettir. İnsanın elinde olan ve onu memnun eden ancak gayret tir.” (1930)
g. MİLLİ BİRLİK VE BERABERLİK’TEN AYRILMAMAK:
“Biz milli varlığın temelini, milli şuurda ve milli birlikte görmekteyiz.” (1936)
“Vatanımız, Türk milletinin eski ve yüksek tarihi ve topraklarının derinliklerinde mevcudiyetlerini muhafaza eden eserleri ile yaşadığı bugünkü siyasi sınırlarımız içindeki yurttur. Vatan hiçbir kayıt ve şart altında ayrılık kabul etmez bir kütledir.” (1930)
“Bir yurdun en değerli varlığı, yurttaşlar arasında ulusal birlik, iyi geçinme ve çalışkanlık duygu ve kabiliyetlerinin olgunluğudur. Ulusal varlığını ve yurt erginliğini korumak için bütün yurttaşların canını ve her şeyini derhal ortaya koymağa karar vermiş olması bir ulusun en yenilmez silahı ve koruma vasıtasıdır.” (1935)
“Geçen zamana nispetle daha çok çalışacağız. Daha az zamanda daha büyük işler başaracağız. Bunda da başarılı olacağımıza asla şüphem yoktur. Çünkü Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir. Çünkü Türk milleti Milli Birlik ve Beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir. Ve çünkü Türk milletinin yürümekte olduğu ilerleme ve uygarlık yolunda elinde kafasında tuttuğu meşale müspet ilimdir.”
3. NASIL ATATÜRKÇÜ OLURUZ:
Eğer bizler de; her yaptığımız işte, onun kadar başarılı olmak, kendimize, ailemize, milletimize ve tüm insanlığa faydalı olmak istiyorsak; düşünce, fikir ve yaşantımız her şeyden önce akıl, bilim ve gerçeklere dayanmalıdır. Bu düşünce ve fikirlerimizi hür olarak ifade edip, çalışkan ve dinamik olarak uygulamalı; bu uygulamalarımızı önce kendimize, sonra çevremize olan dürüstlüğümüz ile kontrol etmeliyiz. Millet olarak ayakta kalmanın ve güçlü olmanın tek şartının milli birlik ve beraberlik içinde, çağın yeniliklerine uymakla mümkün olacağına inanmalı, milli birlik ve beraberliğimizi tehdit eden, her türlü unsurla mücadele etmeliyiz. Ondan öğrendiklerimizi hayatımızın her sahasında mutlaka uygulamalı ve uygulatmalıyız. Çünkü duygu, düşünce, fikir ve ilkeler ne kadar mükemmel olursa olsun, bütünlük içinde tam olarak uygulanmadığı zaman ne sahibine, ne de insanlığa bir faydası olur.
Sonuç olarak : ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİNİ BİLDİĞİMİZ KADAR DEĞİL; ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİNE UYGUN OLARAK YAŞAYABİLDİĞİMİZ KADAR ATATÜRKÇÜYÜZ.
Arz ederim.
anma-konusma-metni-ataturkculuk-nedir-nasil-olunur_1.pdf dosyasını indirmek için tıklayın!